Dolar kurundaki yükseliş 15 senedir devam ediyor. Bilhassa 2018 sonrası büyük bir ivme elde etti. Günümüzde ise etkilerini ağır bir halde hissediyoruz. Doğal yüksek vergiler de bu artıştan nasibini almış olduğu için A’dan Z’ye neredeyse her şeyin fiyatı her geçen gün kabarıyor. Bu durumdan en fazlaca etkilenenler içinde ise 2. el otomobil pazarı bulunuyor. İşte […]
Dolar kurundaki yükseliş 15 senedir devam ediyor. Bilhassa 2018 sonrası büyük bir ivme elde etti. Günümüzde ise etkilerini ağır bir halde hissediyoruz. Doğal yüksek vergiler de bu artıştan nasibini almış olduğu için A’dan Z’ye neredeyse her şeyin fiyatı her geçen gün kabarıyor. Bu durumdan en fazlaca etkilenenler içinde ise 2. el otomobil pazarı bulunuyor. İşte detaylar…
Dünya artık insanların kendine vereceği ziyanı kaldıramayacak boyuta ulaşmak suretiyle. Bu durumu önleyici birçok karar alınıyor. İçten yanmalı motora haiz araçları geride bırakmak da bunların içinde. AB ise halihazırda 2030 yılına kadar elektrikli otomobil dönüşümünü mecburi kıldı.
Türkiye’de de elektrikli otomobillerin sayısı giderek artıyor. Hatta son rapora bakılırsa elektrikli araçların pazar oranı yüzde 179.31 büyüdü. Fakat işin bir de gerçekçi yüzü mevcut. Şimal Avrupa devletlerinde satılan sıfır araçlarda elektrikli oranı yüzde 80’e ulaşırken devletimizde yüzde 0.29’dan yüzde 0.81’e çıktı. Şu demek oluyor ki sayılar aldatıcı olabiliyor.
Öte taraftan şu anda binek vasıta almak isteyen insanların fazlaca büyük bir kısmı 2. el otomobil pazarına yönleniyor. Emre Özpeynirci ve Erol Şahin’in haberine bakılırsa, bu pazarın çoğunluğunu minimum 3-4 kasa -jenerasyon- önceki modeller oluşturuyor.
Bu mevzuda dikkatleri çeken mühim bir detay ise 2. el otomobil alacak insanların yüzde 30’unun 10 yaş üstü, yüzde 30’unun ise 20 yaş üstü araçları tercih etmiş olduğu yönünde. Şu demek oluyor ki trafikte karşımıza çıkan araçlar çevreci ve elektrikli olmak bir yana emisyon oranının nispeten düşük bulunduğunu temsil eden Euro 5-6 standardını bile desteklemiyor.
O şekilde ki pazardaki araçların satış yüzdelerine baktığımızda Euro 5 ve 6’dan fazlaca Euro 2 ve 3’ün öne çıktığını görüyoruz. Doğal bu araçların büyük bir kısmının onlarca defa kaza yaptığını hatta ağır hasarlı, kısaca pert bulunduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla günümüzde her ne kadar içinde onlarca hava yastığı, güvenli ve otonom sürüş asistanlarının bulunmuş olduğu, şerit ve tabela takip edeni meydana getiren, ek olarak Euro NCAP testlerinden minimum 4 yıldız alan otomobiller piyasaya sürülse de insanların büyük bir kısmı şu an için ABS ve hidrolik direksiyonu bile gözden çıkarmış durumda gözüküyor.
Paylaşılan listenin tamamı ise şu şekilde:
Siz bu mevzu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı ihmal etmeyin!
Kaynak: shiftdelete.net